Deniz Kızın Güncesi- Beşinci ve Altıncı Aylar
Deniz kızla beşinci ayımız hem en rutin geçen hem de içimizin çok acıdığı olayların olduğu bir dönem oldu. Dördüncü ayın hediyesi olan göğüs kafesindeki batmalar, kendisini çok çok yoğun bir şekilde beşinci ayda da hissettirdi, nefes almak bile büyük ızdırap veriyordu. Ama bundan daha fazla canımızı acıtan birşey daha vardı ki, hamileliği bile unuttuk neredeyse. Gezi Direnişi, herkes gibi bizim de gündemimizin en başındaydı. O sıkıntılı günleri, Deniz için tuttuğumuz deftere şöyle aktarmıştık:
“Sana yazamadığımız günlerde, sana azıcık büyüyünce anlatacağımız Gezi Parkı olayları oldu. Maalesef aklımız fikrimiz hep oradaydı.Seni korumak için gidemedik oraya ama hep bilgisayardan takip ettik olanı biteni. Sonra bir pazar günü kısacık da olsa gittik seninle beraber. Sen oradaki abilerle ablalara süt, meyve suyu, kahvaltılık falan götürdün. Baban götürdü bizi, yarım saatçik kadar kaldık, hemen döndük sonra. İşte böyle güzel Denizim, içimdeki en büyük istek senin çok ama çok daha güzel bir dünyada yaşaman…”
Yüreğimiz ağzımıza gele gele haftaları geçirirken, başımıza gelen güzel şeyler, hayatın bir şekilde devam ettiğini de çok net gösteriyordu. Bu haftalarda, Deniz’in ilk hareketlerini hissettim. Nasıl tarif edilir, nasıl anlatılır bilmiyorum ama O’nun varlığını içimde hissetmek inanılmaz bir duyguydu. Sanırım hamileliğin en güzel yanıydı, O’nun hareketlerini hissetmek.
Başımıza gelen ikinci güzel şeyse, Büyük Deligil’in babalar günüydü 🙂 Haftalar öncesinden ana kız kafa kafaya verip bu ilk babalar gününde O’nun için ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık bile. Aklımıza gelen bir dolu fikirden hiçbirini beğenmedik. En sonunda babasının hayranı olduğu grubun logosunu bastırdığımız bir örnek t-shirtlerde karar kıldık. Bir dahaki babalar gününde birlikte giysinler, Küçük Deligil de onların kare kare fotoğraflarını çeksin diye. Ama en eşsiz babalar günü hediyesini yine Deniz kız verdi babasına. Yana yakıla kızının hareketlerini hissetmek isteyen Büyük Deligil’e ilk kıpırtılarını hissettirdi Deniz kız, hem de babalar gününden 1 gün sonra 🙂
Deniz kızla geçen altıncı ayda ise yüzümüz çok ama çok güldü. Tam 2 haftalık kocaman bir tatil yaptık. Deniz kızımız, denizle tanıştı, yüzdü bol bol. Önce Bodrum sularında sonra da Ayvalık sularında saatlerce yüzdük Deligiller Çetesi olarak. Hep bir sonraki seneyi hayal ettik, o sularda kızımızın da yüzdüğünü düşündükçe delirip durduk. Bir de gezenti yaptık çocuğu. Bodrum ve Ayvalık ile yetinmeyip Foça’ya, Assos’a ve Bozcaada’ya da götürdük Deniz kızını. Yavru Deligil’in yolardaki mutluluk dolu kımıldanmaları annesine tuvalet molası olarak geri dönse de Deligiller hallerinden memnun dura kalka sürdürdüler seyahati. Dönüş her zaman suratımızı asmamıza sebep olsa da, döndükten bir hafta sonra Deniz kızla randevumuzun olması epey sakinleştirdi bizi, “evimizi de çok özlemişiz” bile dedik 🙂
Böylece hamileliğin ikinci üç ayı da tamamlanmış oldu. İkinci üç ayımızı, hamilelik boyunca en çok canımı yakan göğüs kafesindeki batmalarla hatırlıyor olsam da tatilin ve 2. üç aylık dönemin son haftasında batmaların bıçakla kesilmiş gibi yok oluvermesi muhteşem bir gelişmeydi. Önce dinlenmeye bağladığım bu durumu, bir daha hiç yaşamayınca, acaba yüzmenin pozitif etkisini mi gördüm diye düşünmeden edemiyorum.