Paris’e Merhaba!
Çılgın bir merakla bekledikleri Paris seyahatinin ilk günü: Yazın en sıcak günlerini yaşayan İstanbul’dan, şakır şakır yağmurlu ve soğuk mu soğuk Paris’e merhaba diyor Deligiller! Yorgunluk, yağmurun getirdiği minik kaygı ama en önemlisi sonsuz bir merakla Paris sokaklarına akıyorlar.
Akıyorlar dediysek de kolay olmuyor bu! Havaalanında anlaşılması zor taksi kuyrukları, nereye gideceklerinin Fransızca telaffuzunun getirdiği ürküntü, kaybolma paniği, otele ilişkin tereddütler… Anksiyete için herşey, Deligillerde ziyadesiyle mevcuttu.
Ulaşımın beklediklerinden de kolay olması ve otelin içlerine sinmesinin verdiği huzurla hedef belirleniyor: Notre Dame Katedrali
Yazın ortasında, soğuk sonbahar esintileri sunan Paris’e tam teçhizatlı hazır gelen Deligillerin hesaba katmadığı ve dolayısı ile ıncık cıncık planlarının içinde yer almayan birşey vardı: Metro bileti çilesi…. Ellerinde tahta bavulu ile Haydarpaşa Garının merdivenlerinden İstanbul’a merhaba diyenlerin çaresizlik ve ürküntülerinin aynısını hissetti Deligiller. Yüzde yüz Frenk makinesi olan metro bileti otomatında İngilizce menüye ulaşabilmek için 3-4 adımı Fransızca geçmek zorunda kalan Deligiller, danışmadaki görevlinin de sonsuz yardımseverliği (!) sayesinde , kuyruktakileri de birer birer canlarından bezdirip, bir servet ödedikleri metro biletlerini almayı başardılar.
Ver elini Notre Dame Katedrali ve Paris’in günlerce dinmeyecek yağmuru ve her yerde görmeye alışacakları uzun kuyruklar… Deligillerden Paris’e koskocaman bir merhaba!
