Daha Deniz dünyaya gelmemişti bile, bu yazıyı tıkırdatmaya başladığımda. Bu gariban yazı da kaderinin ne olacağını senelerce beklemiş; internet otobanına girişi, bugüne kısmetmiş. 2.Dünya Savaşı’nın sonunda intikam amacıyla acımasızca bombalanan, Elbe’nin Floransa’sı Dresden, geliyoruz!..Floransa olmak Dresden’e mi kalmış diye ön yargılıydık aslında. Sadece Prag’dan trenle günübirlik gidilebilmesi, yeni bir kent,[…]
İstikametimiz Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi. Bu sezon her gelişimizde İstanbul’un sonsuz gri günleri, üstelik de en ıslağı, eşlik ediyor. Oyun sonrası Taksim’de gezebilmek, yine ihtimal dışı. Gerçi gezmekten anladığımız, uçsuz bucaksız beton meydanında volta atmak değil. Bir gözü toprakta olan İstiklal Caddesi hiç değil…Deniz’i , nispeten bakir kaldığına inandığım Tünel ve Galata taraflarına götürmek istesek de başka bir zamana artık.
Biletlerin satışa çıktığı ilk dakikaları, klavye başında beklediğim için yerimiz harika! Önümüze sehpa ve birer pet şişe su koysalar, yakışır. Deniz’e cam şişe, Gülriz’e plastik şişe, bana da en kötüsünden plastik bardak içinde musluk suyu…Tam bir protokol!
Define Adası, 7 yaş ve büyüklere uygun, 2 perde, toplam 90 dakikalık bir oyun. Daha önce de bu tarz, bir üst ligin oyunlarını izledik. Ufak sıkılma anları yaşasa da genel olarak çok keyif alıyor Deniz. Tiyatroya gitme ritüeli bile başlı başına büyük bir eğlence. Muhtaç olduğu kudret, DNA’sında olduğundan, müthiş bir ciddiyet gösteriyor. Oyunun başlamasına kalan süreden bağımsız, salona girer girmez telefon polisliğine soyunuyor. Hatta oyunun ikinci perdesinde, uzun diyalogların olduğu sahnelerde mırıltılar, uğultuya dönüşünce, Deniz kız ejderhaya döndü ve zümrüt gözlerinden alevler püskürterek salonu yaktı, yıktı…O bebeksi suratı ve kuralların çiğnenmesinden ötürü telaşlı üzüntüsü, hafızamda “unutulmayacaklar” rafında yerini aldı.
Tiyatro Kolu Başkanları
Telefon polisi
Gelelim oyuna…Uğultuların bence 4 sebebi var:
Yaşı küçük çocukların fazlalığı
Bazı oyunculardaki enerji düşüklüğü
Seslerini etkili kullanamamaları
Çocuk oyunu için biraz uzun sayılabilecek diyaloglar
Kalabalık bir oyuncu grubu var ve oyun açılışı, Define Adası şarkısı ve dansıyla yapılıyor. Bu sahnede, oyuncular arası enerji farklılığı çok net ortada. Buradaki kopukluk, oyun sırasında da sahneye giriş çıkışlarda kendisini ufak da olsa belli etti. Yine de oyunu ve ekibi gömmemeyelim:
Dekor, yine muhteşem. Kostümler, inanılmaz. Teknik ise jilet gibi. Bu uzunluktaki oyunu ve senaryoyu kaldırabilecek çocuğunuz varsa mutlaka götürün. Hatta, bazı özel çocuk tiyatrosu adı altında, sanat düşmanı, başta kendisine ve seyircilerine en ufak saygısı olmayan, amatör mü amatör, pahalı mı pahalı oyunları(!) daha tecrübe etmediyseniz sadece 5TL’lik biletleriyle Şehir Tiyatrolarını deneyin.