"Revolution" Geliyor ama Hoş Gelemiyor
Son dönemde ekranda bolca tanıtımını gördüğünüz Revolution, CNBC-E’de 25 Kasım’da yayına girecek.Yine bir kıyamet sonrası dünyanın şekillenmesi üzerine kurulu bir bilim kurgu dizisi, bizden geçer not almak için tüm hünerlerini gösterecek.
Dizinin tanıtımı havalı ve merakımızı gıdıklayıcı. Dizinin yaratıcısı Eric Kripke ki biz kendisini Supernatural ‘ı bize hediye eden abimiz olarak tanıyoruz.Yapımcısı ise J.J.Abrams’ın (kendisini J.J. “Lost” Abrams olarak da tanırız) Bad Robot şirketi. Oyunculardan da benim en çok dikkatimi çeken Giancarlo Esposito . Danimarka doğumlu bu abimiz, hayranı olduğum Breaking Bad ‘le bir sürü ödülü de kaptı ama son olarak da 2012 Emmy Ödüllerinde direkten dönmüştü. Lost, V gibi dizilerden , Twilight filmlerinden tanıdık yüzler de kadroda.
Revolution, tüm dünyadaki elektrikli cihazların aniden durması ve modern dünyanın son bulmasıyla başlıyor.Hikaye, 15 yıl sonraya sıçrayıp kurgusunu oturtmaya çalışırken pek çok kıyamet sonrasını anlatan prodüksiyonun aksine canlı renkler ve dinamik sahneleri tercih ediyor.İnsanlar, şehirleri terk etmiş, ilkel tarım ve hayvancılıkla hayatlarını devam ettiriyorlar.Hükümetler yıkılmış (bu konuya ayrıca geleceğim) küçük koloniler kurulmuş ki bizim kahramanlarımızın bağlı bulunduğu koloniyi yöneten elemanların hepsi sanki hapishanenin cinayet koğuşundan fırlamış gibiler.Ateşli silahlar, sadece bu kişilerin tekelinde; insanlık ise kılıç kalkan döneminde…
Konu, ekip ve yapımcılar derken beklentilerin çok yükseldiği bir diziyle karşı karşıyayız ama peki bunu hak edebilecek mi?İzlediğim ilk iki bölüme göre korkarım ki temkinli yaklaşmakta fayda var.Önemli bir dönüşüm yaşamadığı müddetçe bu yapımın 22 bölümlük ilk sezon kontratını yenilemesi çok zor.
Giancarlo Esposito abimizi tenzih ederim ama karakterlerin ve oyunculukların tam olarak oturduğunu söyleyemeyeceğim.Kurguda ise dikkatli olmayan bir izleyicinin dahi gözüne batabilecek sıkıntılar bol miktarda var:
Modern dünyada Google’da çalışıp milyonlarca doları olan Aaron 15 yıl boyunca fast food yememiş ve sadece sebze,meyve, av etiyle beslenmesine rağmen fazla kilolarını neye borçlu, brokoliye mi ?
Hükümetler, cumhuriyet, demokrasi neden yıkılsın?Anında tüm dünyaya anarşi mi egemen oldu?Amerikan bayrağı yasaklanmış ve asilerin bayrağı haline gelmiş.Halkta ise böyle bir nefret yok.15 sene değil de 150 sene geçmiş sanki.Mad Max filmlerine, buradan selam! Nüfus deseniz, sanki bu tüm dünyayı kaplayan EMP bombası gibi olay sonunda o da yok olmuş.Mezradan köye dönüşüm daha oluşmamış sanki…Bir de nasıl bir kabulleniştir?
Metropoller ise maşallah ormana dönmüş ki çok tehlikeli; her an Ağaoğlu türevi birisi “o değil, şu değil, bu değil…Buraya en büyük köyü kuracağım, çiftlikler olacak” falan diyerekten dalabilir,herkesi tekrar kentte toplayabilir, dikkat! Bir tren sahnesi var, sadece kameranın önündeki vagon, diğer her yer gibi yeşillikle kaplanmışken trenin kalan vagonlarında tek bir yaprak dahi yok.
Uzun lafın kısası, vahşi batı geri dönmüş, The Hunger Games filmdeki toplumdan biraz fazlaca esinlenme(!) , detaylarda da özensizlik var.
Şu ana kadar ABD’de 9 bölümü yayınlanan yapım, düzenli bir şekilde seyirci kaybetmeye devam ediyor.Sezon arasında mutlaka araştırma gruplarından, eleştirilerden gelen geribildirimlere göre değişiklikler olacaktır.Ancak bu, ikinci sezon anlaşmasını görebilecek kadar diziye soluk kazandırabilecek mi, hep birlikte göreceğiz.
Büyük deligil, Alcatraz’ın da daha ilk bölümlerinde dizinin biteceğin iön görmüştü; bu sefer yanılmayı diler.
Ekranımızın buram buram kalite kokan bilim kurgu dizileriyle dolması dileğiyle…